İsveçli Karım ve ben askerliğimi yaparken geçici olarak İzmir’e yerleşmiştik.
Evimizin tam karşısında Nato da çalışan Amerikalı zenci askerler oturuyordu. Bu da daha önce geliştirmiş olduğumuz fantezilerimize çok uyuyordu. Yani ben bütün hafta vatani görevimi yerine getirirken karım da o yarma zencileri istediğimiz kıvama getirecekti. Hafta sonu olunca da parti başlayacaktı.
Başlangıç olarak, ben Pazartesi işe gitmeden önceki hafta sonu, karımla onlara bir mangal partisi hazırlayıp tanışacaktık… O akşamüstü evin duvarına oturup heriflerden birinin çıkmasını bekledim. Adamlar, kendileride asker oldukları için çekinmeden teklifimi kabul etsinler diye üzerimede özellikle denizci kıyafetimi giymiştim. Nihayet iki tanesi kapının önüne çıkınca da, önümden geçerlerken ingilizce olarak “selam asker” diyerek lafa girdim. Onlarda gülerek elimi sıkıp adlarını söylediler. Böylece tanışıp biraz havadan sudan konuştuktan sonra ertasi günü Pazar olduğundan mangal yapacağımızı söyleyip kendi etlerini alıp, gelip gelmeyeceklerini sorduğumda, biraz tereddüt eder gibi oldularsa da, tam o sırada karım Ulla süper minisi ve 105 lik, taş gibi ondokuz yaş memelerinin yarısını ortada bırakan dekoltesiyle yanımda bitiverince salyaları akarak teklifimi hemen kabul ediverdiler.
Ertesi gün, altı yarma zenci çavuş ellerinde etler, viskiler ve çiçeklerle çıkageldiklerinde, karım Ulla onları yine süper mini dekoltesiyle karşılayıp, çiçekler için teşekkür etmek bahanesiyle, dipdiri vücudunu tamamen yapıştırarak, hepsine teker teker teşekkür edip öpünce heriflerin yine salyaları akmağa başladı. Ama bugün sadece bir “ısınma partisi” olduğundan fazla ileri gitmemeğe karar vermiştik.
Fakat etler pişerken, herkes viskilerle kafayı bulduğundan, haller ve tavırlar değişmeğe başlamıştı… Beylikdüzü escort Zenciler altlarında dizlerine kadar inen ince şortlarla gelmişlerdi. Zaman ilerledikçe ve o şortların altında yine dizlere kadar inen aletler olduğunu farketmeğe başlayınca, bu sefer salya akıtma sırası karımla bana gelmişti. Bu arada karım boş durmayarak her fırsatta vücudunun bir taraflarını o aletlere dokundurmağa koyulmuştu…
Ben bir ara tuvalete gitme bahanesiyle kaybolup olayları uzaktan izleme pozisyonuna geçtiğimde, zenciler de rahatlayıp ufak ufak el peşrevlerine başladılar. Tabii karım da ufaktan avanslara…
Bu arada yanlarında birde portatif müzik seti getirdiklerinden, ben ortadan kaybolunca hemen bir dans müziği koyup içlerinden bir tanesi de karımı dansa çekmişti. Ben olayı balkondan kuş bakışı izliyordum. Herif karımı dansa götürürken yarrağını düzeltmiş ve yaslama pozisyonuna getirmişti bile. Daha bu vaziyette karımın incecik kolları boyundaki muhteşem yarrak, şortun lastiğinden fırlayıp herifin fanilasının altına girmişti. Karımı kendisine doğru çekince de, onun göbeğinden başlayarak memelerinin arasına tabii…
Böylece ortada sallanırlarken de herkesin ilgiyle izlediği garip bir manzara oluşuvermişti. Zira karımın başı, 2.10 luk “yarma” nın ancak göğüs hizasına geldiğinden, başını herifin göğüsüne yaslayınca aslında yanağını herifin malafatın tam kafasına yaslamış oluyordu. Bu arada zenci de orangutan kolu gibi uzun kollarından birini aşağıya sallandırınca, fırıncı küreği büyüklüğündeki eli karımın erik kıçının tamamını kaplayıvermişti.
Ben ise uzaktan bakınca dahi, zaten iri yarrak delisi olan karımın, bütün vücuduyla beyzbol sopası büyüklüğündeki malafata yaslanınca, amı götü dağıttığının farkındaydım… Bu arada benim de izleme pozisyonunda olduğumu bildiğinden, herife belinden sıkıca sarılmış, aralarına aldıkları yarrağı bütün vücuduyla ezmeğe koyulmuştu. Tabii Amerikalı abaza çavuş bu dansa 5 dakika bile dayanamayıp patlayınca, üstü başı rezil olup karımı ortada bırakarak tam karşımızdaki evlerine doğru koşmağa başladı. Anında da bir öbürkü yarma yerini dolduruverdi. Ama bu seferki daha tecrübeli olduğundan, karımın beyzbol sopasını ezmesine müsaade etmeyerek, onu evire çevire dans edip, ama bu arada fırsattan istifade her tarafını sırayla avuçluyordu. Bu da karımı daha fazla delirtiyordu tabii.
O sırada diğer yarmalardan birinin masada unuttuğum içki bardağıma toz gibi birşeyler döktüğünü gördüm. Bir diğeri de aynı operasyonu karımın bardağına uygulamıştı… Ben kuşbaşı bakışım yüzünden olayı görebildiğim halde karım bir şey görmediğinden, ben aşağı inene kadar bardağı kafasına dikmişti bile. Artık bana da oyunu onların kurallarına göre oynamak düşüyordu. Bende bardağı kafama dikip ağzıma boşalttıktan sonra, çaktırmadan gidip bahçedeki çiçeklerin arasına tükürüp, sonrada karımın hareketlerini izlemeğe başladım. Anlaşılan bizim plan haftayı bekleyemeyecekti…
Yarım saat kadar sonra karımın hareketlerinde değişmeler başladı. Önce dili peltekleşti sonrada yüzüne aptal bir gülümseme yayıldı ve hafifçe sendeleyerek yanındaki yarmanın omuzuna tutunmak zorunda kaldı. Bende çakılmasın diye onun hareketlerinin benzerini yapmağa başladım… Bu sırada karımın omuzuna tutunduğu yarma onu belinden sarıp evlerine doğru götürmeğe başlayınca, diğer yarmalarda, benimde ayakta durmak için ihtiyarcım olacağını düşünerek, kollarıma girip benide evlerine doğru sürüklemeğe başladılar. Bende sanki ayakta zor duruyormuş gibi yapıp onlarla beraber yürüyerek, hep beraber evlerine vardık…
Evin giriş katını,kendilerine geniş bir salon ve mutfaktan oluşan ortak yaşam alanı yapmışlardı. Herkes rahat etsin diye de L biçiminde 6-7 kişilik geniş kanepeler yerleştirmişlerdi. Zaten heriflerin azman ölçülerini göz önünde bulundurursak, başka türlü rahat etmeleride söz konusu olamazdı. Devamlı bunu anlatıp duruyorum çünkü adamlar gerçekten normal insan ölçülerinin üzerindeydiler. Sonradan öğrendiğime göre hepsi özel kuvvetler için seçilmiş bu yarmaların en kısa olanı 1.95 boyuna olup, kolları ve enseleri benim bacağım kalınlığındaydı. Karım ve ben yanlarında oyuncak bebekler gibi duruyorduk. Karım 10cm lik topuklar giydiği halde heriflerin ancak göğüs hizasına varıyordu.
Benden ilaçlı olduğum için hiçbir zarar gelmeyeceğini düşünerek, kanepelerden birine itekledikden sonra, karımı alıp odanın köşesindeki amerikan bara götürüp, barın yüksek taburelerinden birine oturttular. Bu pozisyonda karımın eteği beline sıyrıldığından, iri bir karpuz gibi duran taş gibi götünün yarısı, -altına herzamanki gibi bir şey giymediğinden-, tabak gibi ortaya çıkmıştı. İki tane fırıncı küreği gibi kapkara zenci el, hemen o bembeyaz göt yanakarını karartarak hamur yoğurur gibi avuçlamağa koyuluncada, karımın suratındaki aptal gülüş hiç kaybolmadan şakır şakır sularını akıtmağa başlamıştı. Herifler herhalde aynı zamanda uyarıcı etkisi de olan bir ilaç kullanmışlardı diye düşündüm. Ama aynı zaman da heriflerin gözleri bende de olduğundan, aynı aptal gülüşten suratıma ben de bir tane takınarak yanımda duran yarmaya salak salak sırıtarak:
– “Karımın götü ne güzel değilmi”? diye sorunca herkes kahkahayı patlatıverdi. Diğer bir tanesi de yavaşça kafamı okşayarak:
– “Eveeet, tabii zaten biz de o götü çatır çatır sikiceez, sende bize yardımcı olacaksın. Sonra ikinizde hiç bir şey hatırlamayacaksınız” diyince gülüşler ikiye katlandı…
Demekki ilacın etkisinden o kadar emindilerki benden en ufak bir reaksiyon beklemiyorlardı. Ben de tam onların istediği gibi yapıp, aynı aptal sırıtmaya devam ederek, dilimi peltek peltek yaparak
-“ Tabii, hadi bi güzel sikin bizi” diyince kahkahalar yine ikiye katladı…
O sırada karımın kıçını kaplayan kapkara ellerin parmakları hareketlenerek, am ve göt deliklerini yoklamağa başlamıştı… Parmaklar zaten benim sikim kalınlığında olduğundan, karımdan şakır şakır akan sularla ıslanmış deliklerine girmeleri hiç de zor olmamıştı. Bu hareket de karımın aynı anda kıçının iyice dışarı kıvrılıp, vücudunun da zangır zangır titremeğe başlamasına sebep olmuştu…
Aslında ben bunun sadece o anın heyecanından kaynaklanmadığınıda biliyordum. Bu aşırı duyarlılık, sevgili karımın tam bir iri yarrak delisi olmasından kaynaklanıyordu. Bu çılgınlık ta zaten zencileri ve yarraklarını gördüğü anda yerini bulmuş, günlerdir bunları yemenin hayaliyle kudurup duruyordu. Yirmi yaşında bir delikanlı olarak, beraber olabildiğimizde onu günde en az 4-5 defa sikip orgazma ulaştırdığım halde, bir türlü doymak bilmiyor ve bana açık açık daha büyük ve kalın yarraklara ihtiyacı olduğunu söylemekten çekinmiyordu…
Bunun benle yaşadığı aşkla bir ilgisi olmadığını, sadece iri yarrak yemenin onun için, su içmek, hava almak, gibi bir ihtiyaç olduğunu ve ayrıca bunun her çiftin sex hayatına ayrı bir renk katacağını tekrar edip duruyordu. Ona göre bütün erkekler karılarına iri yarraklı damızlıklar bulup kendileride bundan zevk almalıydılar. İşte tamda işin burasında her yönden anlaşıyorduk. Zira onu iri yarraklar yerken hayal etmek bile benide deliye döndürüyor, bunu düşünürken bile pantalonuma gelebiliyordum.. Zaten bunu daha okulda flört ederken keşfetmiş ve birlikte bu konuda çok yol almıştık. Bu gecenin açılımı da bu gelişimin bir parçası idi zaten…
Ben bunları düşünürken herifler de boş durmuyorlardı. Karımın, beraber özenle seçtiğimiz, boyundan askılı göğüs dekoltesini ip gibi ortada toplayınca, o kırkağaç kavunu büyüklüğündeki taş gibi memeler ortaya çıkmış ve hemen salyalı fırın gibi ağızlara emzik olmuşlardı… Bu durumda amı ve götü iri parmaklarla uyarılırken, fındık fındık olmuş pembe meme başlarıda ortaya dökülüp, çiklet gibi çiğnenmeğe başlamıştı… İki adet damarlı kara yılan da incecik kırmızı ojeli parmakların arasına verilmiş çekiştiriliyordu…
Bu arada gözünü benden ayırmayan zencilerden biri de şotumun altından kabarmağa başlayan sikimi farkedince, iki arkadaşıyla yanıma gelerek, benim koltuğu kucakladıkları gibi karımın kurcalanmakta olduğu bar iskemlesinin tam yanına çekip, başımı okşayarak:
-“Bak bu görüntü çok daha güzel oldu”, “zaten seninde bu hazırlığa biraz yardımcı olman gerekir” deyip keser sapı gibi kapkara birşeyleri yandan şap şap suratıma şaplatarak, hayretten ve heyecandan bir karış açılan ağazıma sığdırmağa koyuldular… bir taraftanda aşağılamağa devam ediyorlardı:
– “ O körpe karının daracık deliklerini acıtmadan genişletmemiz gerekir diil mi yaa” diyerek herbiri yarım kol uzunluğunda ve kalınlığındaki kapkara yarrakları gırtlağıma kadar sokarak balgamlarımın çıkmasına sebep oluyor, böylece gırtlağımı yağlayıcı gibi kullanıyorlardı.. Diğer iki üç taneside aynı operasyonu karıma uygulamağa koyuldular… İkimizi yanyana diz çöktürüp sırayla yarraklarını gırtlaklarımıza sokarak balgamlıyorlardı… Derken bir tanesi beni saçlarımdan çekerek sırt üstü yatırdı. Bir öbürü de karımı amı tam ağız hizama gelecek şekilde, bacakları aralık olarak üzerime domaltınca, karımın yeni ağdalanmış pespembe amcığıcı yüzüme yapıştı. Bütün bunlar karımın zaten çoktan zıvanadan çıkmasına sebep olmuştu bile… Amını hırsla yüzüme bastırırken, o da söylenmeğe başlamıştı;
– “Ohhh, sok o pezevenk dilini de hazırla bakalım orospu karıcığını o koca yarraklaraaaa, aahhh, iyice ıslat bütün deliklerimiiii, hiç zorluk çekmesinleeeer, ooohhhhh. Tam istediğim gibi o kapkara yılanlar, gördünmüüüü… diyerek bir taraftanda minik ojeli parmaklarıyla yakalamağa çalıştığı o yılanları yakalayınca şap şap suratına çarptırıyor, göğüslerine sürtüştürüyordu…
O sırada, benim yahut karımın balgamlarıyla pırıl pırıl yağlanmış olan yarraklardan biri dilimin tam üzerinden kayarak, yavaş yavaş, daha onsekizine yeni girmiş olan karımın daracık amını genişlete genişlete dalışa geçti… Tam dibine oturuncada, bu seferde ağzıma tenis topu büyüklüğündeki taşaklar yerleşmiş oldu…
Böylece ben her diplenişte ağzıma gelen taşakları kah dilleyip kah yutarken, yarma karımın amından akan sularıda bana yutturuyordu… Derken aniden çıkardığı yarrak gürül gürül suratıma boşalmağa başladı… Bir anda yüzüm bel deryasına dönüncede saçlarından tuttukları karımı getirip yüzümü yalatmağa başladılar. Tabii karımda fırsattan istifade belleri yalayıp yutarken kulağıma söylenmeyi de ihmal etmiyordu:
-“ Ohhh patllattımı o ayıcık pezevenk kocamın suratına ha?” “Hepsine teker teker patlattırıcam işte öyle ohhh” “ Ohhh kaldır kafanıda bak ! Seni yalarken öbür yarmada götüme geçiriyor, kaçırma bunu aaahhhh” …
…Diye söylenirken yarma hakikaten götüne geçirmiş, bu arada bir ötekiside altına kayıp suları bacaklarına akan amını yeniden dolduruvermişti… Her ikiside çift taraflı pompalarken, yüzümü yalayan ağzınada kolum kalınlığında başka bir yılan saldırıp, gırtlağına kadar girince, taşan salyalar yine benim ağzıma dolmağa başladı… Karımın dilinin üzerinden kayan balgamlı yarrak boğazının ortasına kadar girip sonra gag layınca çıkardığı balgamlar ağzıma boşalıyordu…
Tam o sırada ağzındaki yarma tam boğazındayken patlayınca,fışkıran beller hem ağzından hemde burnundan gelip, oradanda benim ağzıma dolup, ağzımı bel çukuru haline getiriverdi… Bende hemen hepsini yutarak çukuru boşaltıp yeni menilere hazır duruma getirdim…
Bu arada kapıdan 20-30 kadar arkadaşları daha girmeğe başladı. Hepside aynı yarma cinsinden tabii… Derken heriflerden biri koltuğa oturup karımı kucağına çekerek götten geçirdi. Bir öbürü de önünü doldurunca, dışarda kalanlar sırayla çifter çifter baş hizasına gelerek karımın ağzını sikmeğe başladılar. Yüzüne gözüne patlattıkça yerlerini yenileri alıyordu. Tabii bu amı ve götünü dolduranlar içinde geçerliydi…
Beni de yanına çökerttiler ve sırayla benimde yüzüme gözüme getirmeğe koyuldular… Bir saatin içinde heriflerin orta malı olmuştuk. Neyse işleri bittikten sonra bizi bir güzel yıkadılar ve saçlarımızı bile kurutup evimize bıraktılar…
Karım sabah uyandığında ilk lafı “götüm çok acıyor”, “ne oldu bize ?” diye sormak oldu…
Bu olay askerliğim boyunca karımla yaşayacaklarımızın sadece güzel bir başlangıcı olmuştu…
Ertesi hafta kendimizi topladığımızda, karım beni hafta sonu iznim için, alayın kapısına almağa geldi. Ama ne geliş !
Üzerinde süper mini, streç, beyaz penyeden, omuzları açık, bıngıl bıngıl oynayan kavun memelerinin ve külotsuz kalçalarının bütün hatlarını ortaya koyan, hareket edip yukarıya sıvandıkça hertarafı ağdalanmış pembecik am ve göt deliklerini ortada bırakan bir elbise, sapsarı beline kadar saçlar fönlenmiş, kıpkırmızı ojeler ve taşırılmış rujlu dudakları ile minare topuk yazlık takunyalarının üzerine tünemiş vaziyette, etrafında iki halka cepten otuzbir vaziyetinde -ağızlarından salyalar akarak alayın bütün izinli eratı- hepberaber beni bekliyorlardı…
Tabii o vaziyette boynuma atlayıp, vücudunu benimkine tamaen yapıştırarak, dudaklarıma yumulunca, ceplerdeki eller de hızlarını arttırdılar. Ayrıca o hareketle birlikte zaten götünün üzerinde duran eteği kalçalarının üzerine sıyrılmış, elbiseyi yırtacak gibi duran kavun memelerden biride, boyundan askılı elbisenin yanından “flop” diye fırlayıp pespembe ucu herkesin gözüne girmişti ! … Neyse, memesini yerine yerleştirip eteğini aşağıya çekerek alayın çıkışındaki kalabalık otobüs durağına yürümeğe başladığımızda, bütün orduda bizimlen birlikte peşimizdelerdi…
Zaten tıklım tıklım olan durağa, tıklım tıklım da bir otobüs yanaşınca, sevgili orospu karım neler olacağını hemen sezinleyerek, elimden kurtulup kapıya doğru atladı. Ben daha bir adım bile atamadan aramıza 20 kişi falan dolmuştu ! Sevgili karım minare topuku ayaklarını basamağa atar atmaz da aynı yirmi kişi tarafından havalandırılarak arka sahanlığın ortalarına kadar çıkartılıp etrafı da sarılmıştı bile. Ben ise girişteki basamakta kaldığımdan alttan olanları olduğu gibi izlemeğe başladım…
Haftalardır abaza askerler karımın külotsuz olduğunu daha alayın kapısında görmüş olduklarından, karımın taş gibi göt yanakları ve yumuşacık bacak araları en az yirmi kadar elin saldırısına maruz kalıvermişti. Eller sıkıp mıncıklarken iki tanesinin orta parmaklarıda am ve göt deliklerine daldırılıvermişti… Bu arada 19 luk körpecik karım bu kadar hızlı uyarılmaya dayanamayarak alt dudağını ısırmış vaziyette, inildeyerek şakır şakır sularını akıtmağa başladı. Bunu hemen hisseden eller ikinci bir hareketle fermuarlara uzanıp zaten kazık gibi olmuş yarrakları ortaya çıkarmağa başladılar…
Herifler o kadar abazaydılarki, daha yarrakları karımın özellikle sıkıştırdığı bacak aralarına girer girmez patlıyorlardu. Patlayanlar da hemen yerlerini başkalarına bırakıyorlardı… Arka sahanlık artık bir arı kovanı gibi olmuş ve işler çığrından çıkmağa başlamıştı; zira heriflerin en iri yarraklılarından bir tanesi karımı boynundan yakaladığı gibi çekerek ağzına vermek isteyince götü hafif dışarı çıkmış oldu arkasındaki yarmalardan birtanesi de damarlı ağaç dalı gibi bir yarrağı bacak aralarındaki am suyu-bel karışımı sıvıyla iyice yağlayıp karıcığımın minnacık, körpecik götüne çatır çatır geçirmeğe başladı. Bu hareketle karımın ağzı ardına kadar açılınca önündeki de malafatını gırtlağına kadar sokuverdi. Bu manzara karşısında galeyana gelenler bu sefer karımın kavun iriliğindeki memelerini boyundan askılı elbisenin yanlarından bir hamlede dışarı çekip, ısırarak yumulmaya başladılar. Bu sırada önündeki karımın gırtlağından gelen balgamlarla yağlanmış büyük bir pistona dönüşen ve nabız nabız atan yarrağını şakır şakır suları akan amcığına yerleştiriverdi… Bu vaziyette önden arkadan pompalanmağa başlayan karım da zangır zangır titreyerek ve önündeki yarmanın yarım sakal suratını ısırarak patlamağa başladı…
İşler tamamen kontroldan çokmıştı. Manzara etrafındakileri daha da delirtmiş; sevgili karımın daha yeni manikürlenmiş kıpkırmızı ojeli incecik parmaklarının aralarına da iki keser sapı daha sıkıştırıp otuzbir çektirmeğe başlamışlardı… Kendilerine yer bulamayanlar hırslanarak kollarını omuzlarını falan ısırıp sıkmağa başladılar. Olayın farkına varıp arka sahanlığa doğru saldıranlar ise başaramayınca birbirleriyle kavga etmeğe başladılar…
Allahtan bu kavgalar ağız dalaşından öteye gitmedi. Zaten trafikte hafta sonu dolayısı ile tamamen tıkandığından herkes uslu uslu sırasını beklemeğe başladı.
Bu arada karım hareketlenerek herifleri benim aşağı kaldığım basamağa kadar sürükleyerek tam burnumun ucuna getirmişti. Heriflerden arkasında olanı kaçacağını sanıp onu havalandırarak götüne geçiriverince, amıda önündekilere sunulmuş oldu. Şimdi tam burnumun ucunda amına götüne geçirirlerken yandakilerde “cok cok” sesler çıkartarak memelerine yumuluyorlar, boşta kalanlarda ojeli parmakların arasında patlıyorlardı… Minicik pedikürlü ayak parmaklarının arasına bile boşalıyorlardı… Bu vaziyette tıkanmış trafikte bir saat boyunca karım sikile sikile, bende bu manzaraya pantolonumda boşala boşala şehir merkezine vardığımızda hemen bir taksiye atlayıp kaybolmak zorunda kaldık. Taksi şöförüde yavşamasın diye karım ona da hemen orada bir ağız işi yapıp, bende 100 tl bahşiş verince herif fazla askıntı olmadan bizi evin önünde bıraktı…
Eve vardığımızda karım hemen avrupadan getirdiğimiz takma zenci yarrağını beline takıp zetinyağına batırdı ve itirazlarıma da hiç aldırmayarak, beni aşağılaya aşağılaya götüme geçirip yarım saat kadar siktikten sonra dönüp minnetini göstermek için benimkini de kendi götüne boşalttı. Böylelikle bende karımın ilk defa götüne geçirme şerefine nail oldum…
Tabii bu işler böyle devam ederken bütün bizim bölük askerinin ve subaylarının benim marifetli karımdan haberi oluvermişti. Evim de bölüğün hemen yanındaki tel örgülerin arkasında olması herkesin işini çok kolaylaştırmıştı. Askerler kendilerine bol bol devriye nöbeti yazdırtıyor, sonrada soluğu bizim evde alıyorlardı. Karım onların saatlerini biliyor ve yarı çıplak vaziyette dörtlü guruplar halinde içeri alıyordu. Bir gurubun işi bitince nöbetlerini öbür guruba devrediyor ve bu sabaha kadar sürüyordu. Bu arada bana da alayın ta öbür ucundaki cephanelik nöbetini yazıyorlardı….
Bir önceki yazımız olan Salon kizi Buseyi siktim başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.